Pandemi Dönemi Yaygın Kaygı Bozukluğu
- Çağrı Öztürk
- 27 Mar 2023
- 2 dakikada okunur

Depresyon, kaygı, obsesif kompulsif bozukluk ve panik bozukluk şikayetleri ile psikolojik yardım alma arayışında olanların giderek çoğaldığı ve buna bağlı olarak yalnızca bireysel anlamda değil toplumsal anlamda da oldukça zorlayıcı bir süreçten geçiyoruz.
Yaygın Kaygı Bozukluğu Yaşıyor Olabilir misiniz?
Depresyon, kaygı, obsesif kompulsif bozukluk ve panik bozukluk şikayetleri ile psikolojik yardım alma arayışında olanların giderek çoğaldığı ve buna bağlı olarak yalnızca bireysel anlamda değil toplumsal anlamda da oldukça zorlayıcı bir süreçten geçiyoruz.
Pandemi kelime anlamı itibariyle;
"Neredeyse kontrolden çıkmak üzere ve çok yayılmış olan salgın hastalık"
anlamına gelmektedir.
Bu sebeple yalnızca Türkiye’de değil diğer tüm toplumlarda yaşam süresi ve kalitesi üzerinde olumsuz etkilere yol açmıştır.
Dolayısıyla son 1,5 yıldır yaşamımızı derinden etkileyen pandemi sürecinin fiziksel ve psikolojik çıktıları ile başa çıkabilmek küresel bir sorun haline de geldi.
Bu küresel sorunun hem fizyolojik etkileri hem de duygu durum üzerindeki yankılarına çözüm bulabilmek dahi başlı başına kaygı yaratan ve olumsuz düşünme yanlılığına zemin hazırlayan depresif semptomlarla görünür bir hal aldı.
Daha özelde Kaygı Bozuklukları ana başlığı altında bulunan Yaygın Kaygı Bozukluğu bu sürecin en çok öne çıkan psikolojik rahatsızlıklarından biri.
Kişinin dinginleşememesi, gergin ya da sürekli diken üzerinde olduğunu hissetmesi, kolay yorulması, odaklanmakta güçlük çekmesi ya da zihninin boşalması, kolay kızması, kaslarında gerginlik oluşması, uyku ile ilgili şikâyetlerinin varlığı yaygın kaygı bozukluğu tanı kriterlerinden bazılarıdır.
Yaygın Kaygı Bozukluğunun dört ana bileşeni olduğunu savunan görüşe göre; Belirsizliğe tahammülsüzlük, kaygılı olma durumunun kişiye olumlu katkıları olduğuna dair yanlış inançlar, olumsuz problem yaklaşımı ve bilişsel kaçınma gibi birtakım unsurlar bulunmaktadır.
Pandemi döneminin en başından beri yeni hayatımızın nasıl olacağına yönelik belirsizlikler, eğitimin ve sosyal hayatın durması, bunun yarattığı arada kalmışlık hissi ve dünya olarak bir sonraki maskesiz yaz döneminin ne zaman geleceğini dair belirsizlik…
Kişisel dünyamızda en yıkıcı etkileri belirsizliğe tahammülsüzlük ile gösteren yaygın kaygı bozukluğu birçok bireyin yaşamını en temelden sarstı.
Bu durumun yansıması uyku bozukluğu adı verilen bir diğer klinik rahatsızlığı da beraberinde getirdi.
Uyku bozukluğu, yaygın kaygı bozukluğu durumunda kişinin uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük çekmesi, dinlendirmeyen ve doyurucu olmayan bir uyku uyuması ile karakterizedir.
Bahsedilen belirtilerden en az üçünü son altı ayın çoğu gününde yaşıyorsanız, işle ilgili alanlarda işlevsellikte düşme yaşadıysanız profesyonel bir destek almalısınız.
Psikolojik yardım alma imkânı olmayan fakat benzer belirtileri olan kişilere yönelik birkaç pratik çözüm önerisi sunmak mümkün.
Örneğin, uyku düzenini sağlayan sirkadiyen ritmin yeniden bir rutine girmesini sağlamak oldukça önemli.
Bunun için gün içerisinde evde ya da açık havada en az 30 dakika sürecek bir aktivite günlük rutine dâhil edilmelidir.
Düzenli yapılan egzersiz veya yürüyüş kişinin vücudunda ve zihninde ortaya çıkan kaygı ve gerginliği azaltarak uyku sürecine geçişte kolaylık sağlayacaktır.
Buna ek olarak uykuya gitmeden yaklaşık 2-3 saat öncesinde çay, kahve ve sigara gibi herhangi bir uyaran almamak uyku hormonu olan melatoninin salgılanmasına destek olacaktır.
Ekrandan yansıyan mavi ışık, sirkadiyen ritmin çalışmasını sekteye uğratacağı için televizyon, tablet, bilgisayar ve akıllı telefon kullanımı uyku öncesinden belli bir süre önce bırakılmalıdır.
Bu önerilere rağmen uyku düzeniniz ve kaygı belirtilerinizde herhangi bir olumlu değişim olmaması durumunda profesyonel destek almak yaşam kalitesini arttırmak adına oldukça önemlidir.
Sağlıklı günler dilerim.
Uzman Psikolog Gülfem Özçelik Yücelen Marmaris Hastanesi