Vücudumuzdaki toplardamarlarda çeşitli sebeplerle oluşan pıhtılar, derin ven trombozu olarak adlandırılan bir hastalığa neden olabilir. Bu hastalık genellikle akut ve kronik olmak üzere iki kategoride incelenir.
Akut derin ven trombozu, şikayetlerin başladığı ilk günden 14. güne kadar olan süreci kapsar, 14 günden sonraki döneme ise subakut ya da kronik derin ven trombozu denir. Hastalar, genellikle damarın etkilendiği bölgeye bağlı olarak ödem, şişlik, ağrı, kızarıklık, ısı artışı ve özellikle bacak ve kol gibi bölgelerde belirgin çap farkları gibi şikayetlerle karşılaşabilirler. Tanı için öncelikle fizik muayene yapılır ve ardından renkli doppler ultrason veya hastalığın durumuna göre BT Venografi gibi görüntüleme yöntemleri uygulanır.
Özellikle ana toplardamarları etkileyen durumlarda, endovasküler (Anjio) yöntemlerle müdahale edilebilir. Bu, pıhtının temizlenmesi veya gerektiğinde stent ve benzeri yöntemlerle damar tıkanıklıklarının giderilmesini içerir. Akut durumlarda hızlı müdahale hayati önem taşır, aksi takdirde pıhtıların hareket etmesi ve hayati damarları tıkaması ciddi sonuçlara yol açabilir.
Daha küçük damarları etkileyen pıhtılarda ise medikal tedavi seçenekleri kullanılabilir. Bunun yanı sıra, hastalara kompresyon çorabı, soğuk uygulamalar ve elevasyon (yukarı kaldırma) önerilmektedir. Hasta, hareket etmeli ve varsa risk faktörlerinden uzak durmalıdır.
Unutulmamalıdır ki derin ven trombozu, kadın, erkek, genç veya yaşlı fark etmeksizin her bireyi etkileyebilir. Tedavi, hastanın durumu, hastalığın derecesi ve risk faktörlerine göre bireyselleştirilmelidir. Son yıllarda yaşanan Covid Pandemisi, pıhtı şikayetlerinin tedavisinde yeni gelişen girişimsel yöntemlerin önemini daha da vurgulamıştır. Endovasküler yöntemlerin cerrahi kesiyi ortadan kaldırması, anesteziye gerek duyulmaması ve hastanede uzun süre kalma ihtiyacını azaltması, tedavi avantajlarını artırmaktadır.
Op. Dr. Abdullah Gökhun Alpua